Sosyal Sorumluluk Projeleri

Bedes


Darüşafaka
Sosyal Sorumluluk - Kurumsal - Turcom

BEDES,Yaptığı Örnek Projelerle Beykoz Halkının Eğitimine Katkıda Bulunmaya Son Hızla Devam Ediyor!

Türkiye'ye örnek olan ve Beykoz ilçesindeki eğitim kalitesini yükseltip, okumaya istekli ancak maddi olanakları kısıtlı her çocuğun elinden tutan BEDES (Beykoz Eğitime Destek Derneği), çalışmalarını büyük bir hızla sürdürürken, derneğin kurucularından Gülay DEMİREL, BEDES'i ve yapılan faaliyetleri bizimle paylaştı;

Turcommunique: Öncelikle Gülay DEMİREL’i tanıyabilir miyiz?
Gülay DEMİREL: Uzun yıllar yurtdışında sivil toplum örgütlerinde çalıştım. Oradaki en büyük sorun ülkesinde henüz köyden şehre inmeden, okula gitmeden yurtdışına çalışma amaçlı giden Türklerin haklarını arayamaz ve başka bir dil öğrenemez durumda olmalarıydı. Sabah işe gidip, akşam da tekrar evlerine dönüyorlardı. Bu sorunları göz önüne alarak ilk çocuk yuvamız olan Berlin’de “Yuvam Ev” derneğini kurduk.
Derneğin çeşitli bölümlerinde toplam 16 yıl boyunca çalıştım. Tekrar Türkiye'ye geldiğimde, ülkemin çok değiştiğini ve insanlarımızın birbirlerine güvenmediklerini gördüm. Sosyal ve kültürel farklar çok fazlaydı ve eğitimde bir eşitlik yoktu. Tüm bunlar üzerine hedefleri benimle aynı olan arkadaşlarımla BEDES’i kurmaya karar verdik. Eğitim burslarıyla başlayıp, çocukların ailelerine kadar ulaşmaya çalıştık. Çeşitli etkinlikler düzenleyip, seminerler verdik, okulların fiziki şartlarını iyileştirdik.

Turcommunique: Neden Beykoz?
Gülay DEMİREL: Bizler Beykozluyuz ve herkes yaşadığı yere sahip çıkmalı. Beykoz'da yaşadığımız için yakından görebiliyoruz ve burada yaşayan insanlara da bakın burda böyle sorunlar var diyerek, bir farkındalık yaratıyorum ve çözüm üretebiliyorum. Ama Kadıköy'de oturup Beykoz'da birşeyler yapsam bu kadar verimli olacağını düşünmüyorum. Herkes kendi kapısının önünü süpürmeli. Beykoz küçük bir yer değil. 250 bine yakın nüfus var. Beykoz'da fabrikalar açılmaya başladığında, köydekilere gel çalış dediler. İnsanlar orman alanlarında ikamet etmeye başladılar. Bir gelen arkasında 10 kişi daha getirdi ve ortaya düzensiz kentleşme çıktı. İnsanlar bir yere kadar yaşamlarını devam ettirebiliyorlardı. Ne zaman ki, deri kundura ve tekel gibi fabrikalar kapandı, insanlar işsiz kaldı o zaman yaşam kalitesi iyice düşmeye başladı. Bu esnada Acarkent, Beykoz Konakları gibi büyük siteler kurulmaya başladı. Gelir düzeyi yüksek ve düşük insanlar arasında bir köprü kurmak gerekiyordu. Duvarların arkasında yaşayarak, kulağımızı, gözümüzü kapatmak, sorunları ortadan kaldıramazdı. Biz de 2005 yılında BEDES olarak bu iki kesim arasında bir köprü olmayı başardık inancındayım.

Turcommunique: BEDES çalışmalarını yaklaşık 9 kişilik bir ekip dışında gönüllüler mi yapıyor ve gelirlerini nasıl elde ediyor?
Gülay DEMİREL: Çalışmalarımızı gönüllü esasına dayalı olarak yapıyoruz. Çünkü hiç kimsenin boşa harcayacak vakti yok. Biz ülkemize katkısı olsun, çağdaş aydınlık bir Türkiye için herkesin elini taşın altın koyması gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden küçük bir kitle olsa da bu kitleyi eğitim adına destekliyoruz. 2 çeşit gelirimiz var. Öncelikle kendimiz öğrencilere burs veriyoruz. Ben, kendi arkadaşlarıma bir öğrenci var, burs verir misin diye sorarken, bu yaygınlaştı ve 165 öğrenciye ulaştı. İlköğretim öğrencilerine 50 TL, ortaöğretim ve liselilere 75 TL, üniversite öğrencilerine ise 100 TL'lik burs veriyoruz. Bunu bir sistematiğe oturtmak için insanlardan otomatik ödeme talimatı istiyoruz, öğrencilerimizin bursu eksik kalmasın diye. Diğer derneklerden farkımız ise 100 TL’lik burs veriyorsanız, bunun içinde derneğin giderleri de oluyor. Oysa biz hepsini çocuklarımızın hesabına yatırıyoruz.

Turcommunique: Devlet’in desteğini görüyor musunuz?
Gülay DEMİREL: Yaptığımız güven verici çalışmalar Beykoz Kaymakamlığı tarafından da takdir edildiği için bize sizin gönderdiğiniz yoksul çocuklara biz de burs veririz dediler. Bunun dışında Valilik tarafından da burs alan öğrencilerimiz var. Bildiğiniz gibi fakir fukara fonu var. Orda da burslar verilir. Fakat halkımız buraya nasıl müracat edileceğini bilmez. Biz onlar adına müracat da ediyoruz.

Turcommunique: Faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Gülay DEMİREL: Okulların fiziki şartlarını iyileştirmek adına çeşitli çalışmalar yaptık. Ayda 20 TL verecek bin kişiye ulaşmayı hedefledik.Benim Okulum adını verdiğimiz bu kampanyamızdan elde ettiğimiz gelirle, köy okullarına sağlık ocağı, halk eğitim merkezleri açtık, okulların fiziki şartlarını iyileştirmeye dair bir çok tadilat yaptık. Beykoz İstanbul'un köyü olan 2 ilçesinden biri. Bir sınıfta 1'den 3'e kadar, diğer bir sınıfta 3'ten 5'e kadar gibi çift sınıflar var. Sebebi ise aileler öğrencileri uzağa göndermek istemiyorlar. Fakat öğrenci sayısı da bir sınıfı doldurmuyor. Devlet de en azından böyle okusun diye bu yolu seçiyor. Aksi takdirde aile göndermeyecek. Bunu da içinde olduğunuz zaman öğreniyorsunuz. Baktığınızda hala İstanbul'da köy okulu mu var diyebilirsiniz. Ama durum öyle değil.Gerçekten doğu köylerini aratmayacak düzeyde yardıma ihtiyacı olan okullarımız var İstanbul’da.

Bunlar dışında fen laboratuvarları açıyoruz. Ana sınıfları temel eğitimde çok önemlidir. Avrupa'daki okulların yüzde 95’inde anasınıfı vardır. Bizde ise bu oran çok düşük, %12. Bu oranın yükselmesine katkıda bulunmak için anasınıfları açıyoruz. 27 Mayıs’da bir anasınıfı açılışımız daha var. Ayrıca hem öğretmenlere, hem de velilere yönelik eğitim seminerleri yapıyoruz. PREB adı altında faaliyet gösteren psikolojik rehabilitasyon merkezinden aldığımız yine gönüllü hizmetle aile içindeki ensest ilişkileri, şiddeti,öğrencilerimizin eğitimde yaşadıkları tıkanıklıklarının sebeplerini bu sayede otaya çıkarıyoruz. Oradaki tıkanıklığı saptadıktan sonra çözüm üretmek için aynı rehabilitasyon merkezi aracılığıyla gönüllü hizmet aldığımız pedagog, psikolog ve psikiyatristler ile öğrencilerimize profesyonel hizmet sunuyoruz.
Olanaklari kisitli 150 ogrenciye yazlarini daha verimli ve bilincli bireyler olma yonunde caba sarfederek gecirmeleri icin imkan sunuyoruz. Burada hedefimiz cocuklarda cesitli konularda farkindalik yaratmak, iclerinde yetenekli olanlara imkan sunmak, cagdaslik kavramini yerlestirmektir.
Bu yıl üçüncüsünü düzenleyeceğimiz Yaz okulu etkinliklerimizden bazıları;
Çatal bıçak kullanımının öğrenilmesi,
Burçin Orhon dans okulunda dans eğitimi,
Tiyatrocu arkadaşlar tarafından verilecek tiyatro dersleri,
Beykoz Belediyesi’nin yüzme havuzunda yüzme dersleri,
İstanbul’daki tarihi ve kültürel yerleri gezerek tanıma ( Minyatürk, Topkapı Sarayı, Oyuncak Müzesi gibi)
Yeni sonlandırdığımız “Suyun Gözyaşları” projemizi İstanbul Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi ile beraber gerçekleştirdik. Buradaki amaç su tasarrufu ve su kaynaklarının korunmasıydı. Önce bir sunumla başladık ve münazara, afiş ve resim yarışması düzenledik. Tüm katılan öğrencileri su müfettişi ilan ederek, çeşitli ödüller verdik. Meslek kazandırma kurslarımızla da burs alan öğrencilerimizin okumayan kardeşlerine meslek edindirip, istihdam sağlıyoruz.

Turcommunique: Çok keyifli bir sohbet oldu. Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Beykoz’da başlattığınız bu çalışmaların diğer ilçelere de yayılmasını ümit ediyoruz.