Korunmaya muhtaç çocukların bakımındaki geleneksel yöntemlerin ötesine geçerek yenilikçi yaklaşımlar sergileyen, başı sıkıştığında yardım edecek kimsesi olmayan çocuklara el verip duyarlı ve de kararlı bir yaklaşımla el uzatan KORUNCUK Vakfı bu sayımızın konuğu oldu. KORUNCUK Vakfı Strateji ve İş Geliştirme Koordinatörü Kerim URALLI ile vakıf ve amacı hakkında çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
2001 yılında Üsküdar Amerikan Lisesi'nden mezun olduktan sonra ABD Pennsylvania'daki Bucknell Üniversitesi'nde İşletme ve Felsefe eğitimi aldım. Meslek alanım finans sektörü olan Morgan Stanley ve Credit Suisse yatırım bankalarında 6 yıl boyunca banker olarak çalıştım. Bu şirketlerde Şirket Birleşmeleri ve İktisaplar departmanında ve Kurumsal Strateji Departmanında danışman olarak görev aldım. Anılan yatırım bankalarının New York, Londra ve İstanbul ofislerinde çalıştım. Bunu takiben, Türkiye'de Borusan Holding'de Kurumsal Strateji bölümünde çalıştım. Şu anda Afrika'daki en az gelişmiş ülkelere insani yardım amacı ile yola çıkmış SEN-DE-GEL derneğinin Yönetim Kurulu üyeliğini yürütmekte ve KORUNCUK Vakfı'nda çalışmaktayım.
Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, yani kısacası Koruncuk' un kuruluşundan ve misyonundan bize bahsedebilir misiniz?
1979 yılında gönüllü kişiler tarafından her çocuğun şefkat, sevgi ve anlayış görme, yeterli beslenme ve sağlıklı bir ortamda yaşama, oyun ve eğlence olanaklarından yararlanma, çağdaş bir eğitim alma ve yeteneklerini geliştirme, kısaca insan haysiyetine yakışır bir şekilde yaşama hakkı olduğuna inanarak Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (TKMCV) kurulmuş.
Var olan ama bilinmeyen bir hayalet var o da devlet korumasındaki çocuklar. Bu çocuklar varlar ama yok gibiler çünkü bilinmiyorlar. Bu bilginin teknoloji kullanılarak dağıtılması lazım. İşte burada teknoloji burada çok anlamlı bir rol oynamakta. Web sitelerinden, sosyal medyadan insanlara bu çocukların varlığını hatırlatması lazım. Çünkü biz inanıyoruz ki varlığı anlaşıldıktan sonra şifa da gelir. Şifa ne demek, biz Koruncuk Vakfı olarak iki şeyi destekliyoruz.
Birincisi evlat edinmeyi. Devlet bünyesinde 15.000 çocuk ve genç bakılıyor ama biz inanıyoruz ki bu çocuklar ve gençler aile yanlarında bakılmalı, anne- baba sevgisiyle büyümeli. 1-2 ve 3 yaşındaki bebekler evlat edinilebiliyor. Fakat görüyoruz ki bu bilgi bilinmiyor. Evlat edinme şartları çok kolay, herkes evlat edinebilir ya da koruyucu aile olabilir. Bu bilginin dağılmasını istiyoruz. Aile olmadan dahi evlat edinebilmektesiniz. Bir çocuğu geçindirmeye geliriniz yetiyorsa evlat edinebiliyorsunuz. Bununda iki seçeneği bulunuyor. Birincisi koruyucu aile olmak ikincisi evlat edinmek. Koruyucu aile seçeneği çok kolay bir seçenek ama bu durumda çocuk nüfusunuza geçmiyor. Evlat edinmenin yasal boyutu olduğu için daha uzun süren bir süreç. 3-4 sene sürebiliyor ama sonunda çocuk her şeyiyle sizin oluyor. Koruyucu aile olduğunuzda ise çocuk sizinle kalıyor, çocuğa baktığınız için maaş alıyorsunuz, 18 yaşında reşit olana kadar sizde kalma yükümlülüğü var. Ama şu gerçek var ki bir insan 2 yaşından 18 yaşına kadar sizinle kalıyorsa zaten bir yere gitmez. O yüzden koruyucu aile olmak ve bunun tanıtımının yapılması çok önemli. İnsanları evlat edinme süreci korkutuyor. O ne der, kültürüme uygun mu gibi maalesef olumsuz düşünceler var biz bunu bilişimle yıkabileceğimize inanıyoruz. En ücra noktaya bile ulaşabiliriz bu yüzden şirketleri, yöneticileri buna davet ediyorum. Bu konuda bizimle iletişime geçebilirler. info@koruncuk.org'a mail gönderebilirler.
İkinci olarakta çocuk köylerinin sayısının arttırılmasını destekliyoruz. Koruncuk Vakfı olarak Bolluca Çocuk Köyü'nde 106 çocuk ve gence bakıyoruz. 2 yaşından alıp üniversiteden mezun olup tahsilli şekilde hayata atılana kadar onlara anne sevgisiyle bakıyoruz. Aile evlerimizde birebir bakıcıyla kaldığı ortamda çocuklar sevgiyle büyüyor. Sanki gerçek annesiymiş gibi ilgi görüyorlar. Bu niye önemli çünkü devlet korumasındaki çocuklar koğuşlarda 40 çocuk ve genç beraber kalıyor ve 1 kişi bakıyor. Bizde ise her aile evinde 1 bakıcı 8 çocuğa bakabiliyor. Sayılar darlaştığı için verim artıyor.
"Korunmaya muhtaç" bir çocuğu nasıl tespit edebiliriz ve bu çocukların himayeniz altına girmesi için ne yapmalıyız?
2828 numaralı kanun bunu belirlemiş. Orada korunmaya muhtaç çocuk statüsü var. Öncelikle mahkeme kararı gerekiyor. Mesela o çocuğun anne-babasının vefat etmiş olması, terk etmesi veya istismara uğraması lazım. Bunu tespit eden kollu kuvvetler onu mahkemeye götürüyor, mahkemede sosyal hizmet uzmanının görüşünü aldıktan sonra karar veriliyor bu çocuk bu kanuna tabi diye böylece devlet korumasına geçiyor. Koruncuk, devletle protokolü olan tek vakıf bu çerçevede. Yani korunma ihtiyacı olan çocuğa ya devlet bakıyor Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak ya da Koruncuk Vakfı. Biz talepte bulunup diyoruz ki, bizim kontenjanımız var gönderebilirsiniz diye. 2 ile 6 yaş arası çocukları gönderiyorlar bu süreçte biz seçime dâhil olmuyoruz devlet kimi göndereceğini kendi seçiyor.
Vakfınız bünyesindeki Çocuk köylerinde, korunmaya muhtaç çocukların sağlıklı bir şekilde gelişebilmeleri için bir aile ortamı sunmayı amaçlıyorsunuz. Çocuk köyü sistemi nasıl işliyor?
0 ile 13 yaş arasında gelen çocuklar ilk önce aile evine geçiyor. Aile evinde ergen olana kadar bakıcı anne ile büyüyorlar. Her ailenin yanında maksimum 8 çocuk bulunmasına, kız-erkek dağılımına ve öz kardeşlerin birbirinden ayrılmayıp aynı evde büyümesine özen gösteriyoruz. Bu evlerde yaşamlarını devam ettirirken Arnavutköy Bolluca'da ki okullarda eğitimlerini sürdürüyorlar. Kültürel aktiviteler, spor faaliyetleri yapılmakta. Kütüphanemiz bulunmakta, bilgisayar odamız, tiyatro salonumuz var. Çocuk köyümüzde aktif bir hayat sürmekteler. Giyim kuşamları, beslenmeleri, sağlıkları bize ait. Psikolojik ve ruhsal sağlıkları için psikoloğumuz bulunmakta. Ergen olunca "Gençlik evi" ne geçiyorlar. Kızlar erkekler ayrılıyor yine çocuk köyü içinde kalmak üzere bu sefer gençlik psikolojisinden anlayan uzmanlarla beraber kalıyorlar. Okullarına devam ediyorlar. Bazıları üniversite bazıları meslek okullarına gidiyorlar. Bunu çocuk köyü psikoloğumuz, çocuğumuzun kapasitesine göre karar veriyor. Üniversiteye gittikten sonrada iş aramaya başlıyor o sırada yarı bağımsız hayata geçiyor. Yarı bağımsız dediğimiz hayatta; Koruncuklar çocuk köyünden ayrılıyorlar ve diğer Koruncuklarla aynı evi paylaşıyorlar. Kiralarının bir kısmını da vakıf karşılıyor ta ki Koruncuk tam bağımsız hayata geçene kadar. Yani maaşı yetene kadar. Ondan sonra yardımı kesiyoruz. Ve Koruncuk kendi ayakları üzerinde duruyor. Bu niye önemli devlet korumasındaki çocukların çoğu lise mezunu bile olamıyor, suça karışma, istismar, akran şiddeti oranı ve ayrıldıktan sonra sosyal damgalama maalesef yüksek. Eğer rehabilite edilmezse çocukların psikolojik buhranları ömür boyu devam ediyor.
Türkiye'nin hangi bölgelerinde Çocuk köyleri mevcut?
Şu an sadece Bolluca Çocuk Köyü var. İstanbul'da Arnavutköy ilçesinde yer alıyoruz. Şimdi İzmir Urla'da Barbaros Çocuk Köyü'nü açmaya çalışıyoruz.
Bolluca Çocuk Köyü nasıl kuruldu?
Bir iş adamı bu araziyi hibe etmiş. Bu çerçevede bunun altyapı ve üstyapısının inşaatı yapılmış. Mütevelli heyetimiz 1992 senesinde açmışlar. Ama vakıf 1979'da kurulmuş. Muhtelif yardımlar yapılmış ama yeterli düzeyde değilmiş. Açıldıktan sonra da 380 korunmaya ihtiyacı olan çocuk hayata atılmış.
Çocuk köyündeki yaşamdan bahseder misiniz?
Koruncuklar, sabahları evde kahvaltı yaptıktan sonra okula gidiyorlar, okuldan gelince etüt saatleri oluyor bu saatlerde gençlik liderleriyle müzik odasında ya da bilgisayar odasında çalışmalarını yapıyorlar. Spor faaliyetlerinde bulunuyorlar ya da kendi evlerinde ödevlerini yapıyorlar. Aslında normal bir sitede yaşayan çocuk gibiler. Anaokulumuza gidenler var, okul öncesi eğitimlerini alıyorlar. Hafta içleri böyle geçiyor, hafta sonları da kültür aktivitelerinde bulunuyorlar. Yakın zamanda satranç turnuvamız oldu, tiyatro gösterilerimiz oluyor. 23 Nisan müsameresi yapıldı. Yelkencilik, golf faaliyetlerimiz oluyor. 14 değişik spor yapıyor Koruncuklar. Bunun dışında sinemaya, hayvanat bahçelerine gidiyorlar. Bizim gözetimimiz altında bu faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Çocuk köyünde kimler "anne" veya görevli olabilir?
2 sene üniversite okuması ve pedagojik formasyon almış olması lazım. Ama bunlardan öte en önemlisi bizim aradığımız adanmışlık, ilgi ve şefkat. Aslında herkes yeterince adanmışsa "anne" olabilir. Anneler maaşlı ve sözleşmeli olarak çalışmaktadırlar.
Çocuk köyüne gelip büyüyen çocukları bırakmıyorsunuz, onların sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırılmasını da "Gençlik Evleri" sayesinde üstleniyorsunuz.
"Gençlik Evi" nedir?
Aile evinde büyüyen çocuklar ergen yaşa (12-13) gelince, Çocuk Köyü'nün sınırları içinde müstakil kız ve erkek Gençlik Evleri'ne geçerler. Burada annelerin yerine Gençlik Liderleri vardır. Gençlik liderleri üniversite mezunu, yaşça gençlere daha yakın, onlara her yönden model olacak gençlerdir. Gençlik Liderleri de görevlerini maaşlı ve sözleşmeli olarak sürdürmekteler.
Bir "Aile Evi"' nin veya "Gençlik Evi"' nin ihtiyaç ve masrafları, takribî olarak ne kadardır/nelerdir? Bu masrafları hangi kaynaklardan karşılıyorsunuz?
Bir "Aile Evi "nin 1 yıllık masrafı 8 Koruncuk ve bakıcı personel ve idari giderlerin toplamı her şeyiyle (besin-eğitim-elektrik-su-personel maaşı) 120.000 TL'ye mal oluyor. Bunların hepsi bağışlardan karşılanıyor. Çocuk köyünün bütçesi aşağı yukarı 3,500 milyon lira ve bunu her sene toplamamız gerekiyor.
Koruncuk Vakfı'na nakit veya ihtiyaç malzemesi veya gıda olarak yardımda bulunmak isteyenler size yardımlarını nasıl iletebilirler?
www.koruncuk.org'ta ayni ihtiyaç listesi yayınlıyoruz. Bu web sitemize girip bakabilirler, Facebook'tan takip edebilirler oradan da ihtiyaçlarımızı paylaşıyoruz. Bu listemiz her hafta güncellenmekte. Bazen bakliyat bazen çorap ihtiyacımız oluyor vs. o yüzden web sitemiz üzerinden inceleyip bizimle iletişime geçebilirler. Tek kuralımız ikinci el gönderilmemesi. Mevzuatımız buna izin vermemekte.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
"Her çocuk anne sevgisiyle büyümeli" kampanyamız var diyoruz ki çocuk dünyaya geldikten sonra ya biyolojik annesiyle ya da koruyucu annesiyle olup anne sevgisiyle büyümeli. "Süleyman'ın mührü kimdeyse Süleyman odur" anlaşıyla hareket ediyoruz. Yani kimde sevgi varsa o annedir. O yüzden herkesi, tüm teknoloji yöneticilerini bu mesajı yaymaya davet ediyorum.