IoT, Sektörleri Nasıl Dönüştürüyor? - Turcom

IoT, Sektörleri Nasıl Dönüştürüyor?

Tarımdan perakendeye, IoT pek çok sektörü ve şirketlerin iş yapış biçimlerini değiştiriyor. Her geçen gün daha fazla gün yüzüne çıkan bu değişim; akıllı sistemlerin, akıllı planlamalar ve stratejiler doğrultusunda iş yapış biçimlerini de önemli biçimde iyileştirmesine neden oluyor.

İnsanların, makinelerin ve nesnelerin büyümekte olan bağlantısı, pazardaki talebin değişmesine sebebiyet vermektedir. Her sektör, kendi içerisindeki süreçlerini ve iş modellerini dijitalleştirerek bu taleplere ayak uydurmak zorundadır. Bu dijitalleşmeye de büyük bir transformasyon eşlik etmektedir. Dijital dönüşüm olarak adlandırdığımız bu transformasyonun, hayatımızda yer alıp ta dokunmamış olduğu bir alan bulunmamaktadır. Her dokunuş, önemli değişiklikleri de beraberinde getirmektedir. Enerjiden üretime, eğitimden evlerimize kadar yaşantımızın her karesinde buna hep birlikte tanıklık etmekteyiz.

Her şeyin başı da sağlık diyerek yazı dizimize, tanıklık ettiğimiz bu dönüşümün sağılıktaki yansımalarını ele alarak başlıyoruz.

Sağlıkta IoT'nin Yeri

Artık hiç kimse geleneksel süreçlere takılmak, kağıt işleriyle uğraşmak, tekrar tekrar aynı testleri yaptırmak, laboratuvar sonuçlarını öğrenmek için zaman kaybetmek istemiyor. Bu da sağlıktaki dijital dönüşümün, kendini tıbbi ve sağlık kayıtlarının elektronikleşmesiyle göstermesine sebebiyet veriyor. Özellikle bulut teknolojilerinin artmasıyla bu dönüşüm her geçen gün daha da yaygınlaşıyor. Bu şekilde tıbbi kayıtlar anlık olarak hastaların hizmetine online olarak sunulabiliyor. Sadece hayatlarında bir kolaylık sağlanmış olunmuyor, aynı zamanda da kendi sağlık bakımlarını potansiyel olarak yönetebilmelerine yardımcı olunuyor. Bu süreç sadece hastalara değil aynı zamanda hastanelere de fayda sağlıyor. Öncelikle hastaların memnuniyetini sağlamış olarak, en büyük amaç yerine getirilmiş olunuyor. Yapılan bir araştırmaya göre de büyük çaptaki hastanelerde, elektronik tıbbi kayıtların 5 yıllık bir süreçte ortalama 45 Milyon Dolarlık bir fayda sağladığı dile getiriliyor[1].

Göze çarpan bir diğer kavram da Telemedicine olarak adlandırılan "Tele Sağlık"tır. Sağlık endüstrisinde, uzak mesafelerden sağlık bakımının gerçekleştirilmesi hep konuşulan bir konu olmuştur. Artık maliyetlerin aşağı çekilmesi, veri aktarım hızlarının oldukça artmış ve toplumun internet çağına ayak uydurmuş olması, toplum arasında video görüşmelerinin yaygınlaşması, bu kavramı sadece bir makale konusu olmaktan öteye taşıyarak hayatlarımızın bir parçası haline getirmiştir. Bu sayede hastaların, doktorları ile görüşmek için herhangi bir yol kat etmeleri gerekmemektedir. Dünyanın herhangi bir yerindeki sağlık uzmanı ile iletişime geçip şikâyetlerini aktarabilmektedirler. Bütün bunların yanında, mikro cerrahideki ve robot teknolojilerindeki gelişmeler, video aktarımlarının gecikmesiz olarak sağlanmasının getirmiş olduğu olanaklar, bir hastanın uzak mesafelerden rutin kontrollerinin gerçekleştirilmesinin yanında, ameliyat edilmesine dahi fırsat verebilmektedir. Bu sayede tele sağlık, hem hastalara hem de doktorlara erişebilirlik çerçevesinde özgürlük tanımaktadır. İlk defa, hastanın bakım seçenekleri, coğrafi konum dolayısı ile kısıtlanmamaktadır. Seyahatlerin yol açtığı zaman kayıplarının önüne geçilerek te, verimliliğin artması sağlanmaktadır.

Dijital dönüşüm çerçevesinde değerlendirebileceğimiz bir diğer başlık ta nesnelerin interneti (IoT) ve giyilebilir teknolojiler'dir. Düşünün ki, doktorunuzun ofisine adımınızı dahi atmadan, bulunduğunuz yerden kendi sıhhatinizi takip edip kontrol altında tutabiliyorsunuz. Günümüzde, sağlık testlerini gerçekleştiren mobil cihazlar o kadar küçüldüler ki, kolunuza bir bileklik şeklinde takabiliyor, bebeğinizin koltuk altına rahatlıkla yerleştirebiliyor, her gittiğiniz yere götürebiliyorsunuz. EKG, kan testleri, tansiyon, derece, yağ oranı, oksijen seviyesi gibi ölçümleri rahatlıkla kendi başınıza yapılabiliyorsunuz, hatta siz değil, o kendisi yapıyor. Nesnelerin interneti kavramı ile de, bu bilgileri doktorunuzla paylaşabiliyor, elektronik kayıtlarınızın altında yer almasını sağlayabiliyorsunuz. Düzenli olarak alınan ölçümler sonucundaki değerler, anlık olarak doktorunuz tarafından analiz edilebiliyor, herhangi bir hastalık, daha en başında iken tespit edilip aksiyon alınabiliyor. Bu şekilde teşhis konulmak üzere hastanelere gitmeniz gerekmiyor, bulunduğunuz yerden gerekli testlerin yapılmasını sağlayıp, doktorunuzla paylaşabiliyor ve zamanında önlem alabiliyorsunuz. Doktorunuz da gerektiğinde sizleri ilgili uzmanlara yönlendirebiliyor.

Sağlık sektöründeki dijital dönüşümün etkili olduğu, bahsetmiş olduğumuz başlıkların doğurduğu başka bir kavram daha yer almaktadır. Hastalardan, hastanelerden, doktorlardan toplanmış olan verilerin bulut üzerinde kayıt altında tutulduğunu belirtmiştik. Bu veriler, genel olarak Big Data (Büyük Veri) olarak adlandırılmaktadırlar. Kontrolsüz güç güç değildir misali, anlamsız verinin de aslında veri niteliği taşımadığını söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz dönemde, bu verilerin analiz edilerek anlamlaştırılması mümkün hale gelmiştir. İlgili dönüşümün bütün dünyada yaygınlaşması halinde muazzam sonuçlar elde edilmeye başlanacaktır.

Bütün geçmiş kayıtların da içinde bulunduğu veriler üzerinde, çeşitli algoritmalarla değerlendirmeler yapılarak benzer vakaların tespit edilmesi sağlanabilecektir. Bu şekilde anlık olarak analizler yapılabilecek, gerçek zamanlı uyarılar gerçekleştirilebilecek ve önlemler alınabilecektir. Böylelikle otomatik olarak, normal şartlarda tespit edilemeyecek risk teşkil eden faktörler belirlenip, henüz bir hastalığın semptomları gözlemlenmemiş olsa dahi tedbirler alınabilecektir. Tedaviler hastalık sonrası odaklı değil hastalık öncesi odaklı gerçekleştirilecektir. Toplanan veriler arasında, kullanılan ilaçlar ve uygulanan tedaviler de var olduğundan, hangi şartlar altındaki hastaların, nasıl bir tedaviye olumlu cevap verebileceği de analizler sonucunda belirlenmiş olacaktır.

Bütün verilerin toplanması ve değerlendirilmesi hususunda bir konuya dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu kadar verinin dijital olarak kayıt altında tutuluyor olması elbette akıllara güvenliğin ne derece sağlanabildiği sorusunu getirmektedir. Dijital dönüşüm gerçekleştirilirken en çok önem verilmesi gereken nokta da burasıdır. O kadar değerli ve özel bilgiler söz konusu ki, bir rapora göre tıbbi ve sağlık kayıtlarının, karaborsa olarak adlandırabileceğimiz, yasal olmayan pazarda, finans bilgilerinden daha değerli olduğu dile getirilmiştir[2].

Sağlık kapsamı ele alındığında, dijital dönüşüm altında başka alt kırılımlar da yer almaktadır. Bunların başında, hastanelerdeki hastaların güvenliğinin arttırılması gelmektedir. Özellikle yeni doğan ünitelerinde meydana gelen bebeklerin karıştırılması ya da kaçırılması gibi durumların önüne geçebilmek adına çözümler geliştirilmiştir. Anne ve bebeğe takılan elektronik tag'ler sayesinde, karışma gibi durumların önüne geçilebilmektedir. Aynı zamanda bebeklerin, bulundukları yerlerden uzaklaştırılması gibi güvenlik ihlallerinin oluşması durumunda anlık aksiyonlar alınabilmektedir.

Alzheimer hastaları ve ruhsal sağlığı yerinde olmayan hastalar başta olmak üzere diğer hasta gruplarında da hastane içerisinde takip gerçekleştirilebilmektedir. Kendileri ile eşleştirilmiş tag'ler sayesinde, hastane içerisinde adım adım izlenebilmektedirler ve gerektiğinde acil müdahaleler sağlanabilmektedir. Hastaların bulundukları noktada yardım talep etmeleri de bu şekilde daha da kolay bir hal almıştır. Üzerlerinde bulunan tag'lerdeki yardım butonları sayesinde, ilgili görevlilerin anında bulundukları bölgeye gelmelerini tetikleyebilmektedirler. Aynı tag'ler doktorlar ve hemşireler tarafından da kullanılabilmektedir. Böylelikle ilgili sağlık görevlisi, gerekli hallerde bulunduğu bölgeye acil yardım talep edebilmektedir.

Ekipman takipleri için gerçekleştirilmiş olan çözümleri de dijital dönüşüm kapsamında düşünebiliriz. Bilindiği gibi hastanelerdeki ekipmanların maliyetleri oldukça yüksektir ve bunların belli aralıklarla takip edilebilmesi elzem bir konudur. Yerinde olmayan bir ekipmanın, acil müdahale gerektiren bir hastanın ölümüne yol açabilmesi oldukça muhtemeldir. Ekipmanlara yerleştirilen tagler (küçük elektronik cihazlar) sayesinde, konumları rahatlıkla tespit edilebilmektedir. Aynı zamanda ilgili bölgeden ayrılması durumunda da uyarı mekanizmasının tetiklenmesi sağlanabilmektedir. Envanter takibinin önemli olduğu bir diğer konum da ambülanslardır. Ambülansların içerisinde, acil hastaya müdahalede gerekebilecek bütün envanterlere yer verilmiştir. Örneklemek gerekirse, içerisinde defibrilatör olmayan bir ambülansın acil hasta için yola çıkması, duymak istemeyeceğimiz sonuçlara sebebiyet verebilmektedir. Bundan ötürü bu teçhizatlara yerleştirilecek tagler, ilgili ambülansın içerisindeki envanterin anlık olarak listelenmesine olanak sağlayacaktır. Bu şekilde eksik envantere sahip ambülans artık dikkatlerden kaçamayacaktır.

Bahsi geçen uygulamalar ve teknolojiler, insan sağlığı ve memnuniyeti noktasında birçok fayda getirmektedir. Ancak getirilen faydanın bir anlam ifade edebilmesi için, toplum içerisinde konu ile ilgili olarak farkındalık yaratılması gerekmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de dijital dönüşümün en büyük engeli yaşlanmış olan teknolojilerdir[3]. Bu teknolojilerin yerini yenilerine bırakması, sektörlerin daha önce yapmış olduğu yatırımların değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu noktada da, dijital dönüşümün katacağı değerler tam olarak idrak edilemediği için, işletmelerin bu konuda aksiyon almaları biraz zaman almaktadır. Bundan ötürü, herhangi bir sektörde, dönüşüm kapsamında uygulama ya da geliştirme boyutlarında bir strateji belirlenecek ise, belki de "dijital dönüşüm"den çok öncelikle "toplum dönüşüm"üne odaklanılmalıdır. Gerisi zaten gelecektir...

1. Bell, B, Thornton, K. (2011). From promise to reality achieving the value of an EHR. Healthcare Financial Management, 65(2),51-56.
2. http://www.reuters.com/article/us-cybersecurity-hospitals-idUSKCN0HJ21I20140924
3. http://www.btgunlugu.com/dijital-donusum-onundeki-en-buyuk-engel/